NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
الْحَسَنِ الْمِصِّيصِيُّ
حَدَّثَنَا
حَجَّاجٌ يَعْنِي
ابْنَ
مُحَمَّدٍ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ بْنُ
سَعْدٍ قَالَ
حَدَّثَنِي
مُعَاوِيَةُ
بْنُ صَالِحٍ
أَنَّ عَبْدَ
الرَّحْمَنِ
بْنَ
جُبَيْرٍ
حَدَّثَهُ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ الْمِقْدَادِ
بْنِ
الْأَسْوَدِ
قَالَ ايْمُ اللَّهِ
لَقَدْ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
إِنَّ
السَّعِيدَ
لَمَنْ
جُنِّبَ
الْفِتَنَ
إِنَّ السَّعِيدَ
لَمَنْ
جُنِّبَ
الْفِتَنِ
إِنَّ السَّعِيدَ
لَمَنْ
جُنِّبَ
الْفِتَنُ
وَلَمَنْ
ابْتُلِيَ
فَصَبَرَ
فَوَاهًا
Mikdad b. el-Esved (r.a)
şöyle demiştir:
Allah'a yemin ederim ki
Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle derken işittim.
"Şüphesiz Mes'ûd
kişi, fitnelerden uzak kalandır. Şüphesiz mesud kişi, fitnelerden uzak
kalandır. Şüphesiz mes'ud kişi fitnelerden uzak kalan, bir belâya uğradığında
sabredendir. (Fitneye katılana) vah yazık"
İzah:
Sadece Ebû Davûd
rivayet etmiştir.
Hadis-i şerif
fitnelerden uzak kalan ve fitneye veva bjr belaya düçâr olup da sabreden
kişinin mes'ud olduğunu beyan etmektedir. Tabi bu saadet aslında ahiret saadeti'dir.
Ama bu durumdaki kişi, aynı zamanda dünyada da mes'uddur.
Hadisin sonundaki
"yazık vah vah" diye terceme ettiğimiz " kelimesi iki mânâda
kullanılır.
1- Keder ve üzüntü
anında ya da bir fırsat kaçırıldığında söylenir. Tehassür ifâde eder. Terceme
de bu manâ esas alınmıştır. Tabii o zaman mâ-nâ'nın düzgün anlaşılması için,
bir takdir yapılması gerekir. Bu takdir de parantez içinde işaret edilmiştir.
2- Hayret anında ve bir
şey güzel bulunduğu zaman söylenen bir kelimedir. Teaccüb ifade eder. Bazı
alimler, bu mânâyı verebilmek için kelimesinin başındaki "Lâm"
harfinin kesreli okunması gerektiğini söylerler. Bu izaha göre hadisteki son
cümlenin "Bir fitneye düçâr olup da ona sabreden kişi ne iyidir"
şeklinde anlaşılması gerekir.
Avnü'l Ma'bud müellifi
başındaki "lâm" harfini fetha okumanın da kelimesini teaccüb
mânâsında almaya engel teşkil etmeyeceğini söyler.